21 Ekim 2006 Cumartesi

sen git çay koy


sen git çay koy / ben çok şaşırdım / bu ev benim için biraz yenisen şuraya otur / ben de buraya / birisi müzik koysunya ondan sonrası?/ ya da hiçbir zaman / zaten sözcükler kilitlikonuştum konuştum..bi baktım ki daha başlamamıştım. konuştum konuştum.. anladım ki hiçbişi anlatamamıştım.
*sonra bi de.. o bi ayrık otu; o bir karınca; bi ateş böceği ışıklar kararınca..aynı zincirin başka bi halkası..sakın şaşırma. o bi hanım eli kökü, çiğ damlası, akşam esintisinde kekik kokusu, zamansız olan her şeyin büyülü korkusu..sakın şaşırma..o sabah sessizliği, gece ayazı, baharda deli su, kışın kar beyazı..eski fotoğraflar, bi kaç küçük yazı..sakın şaşırma.. o artık bi kuş sesi, deniz mavisi..çay sıcaklığı, ekmek doygunluğu.. baştan aşağı anıların yorgunluğu..sakın şaşırma..sakın şaşırma.

9 Ekim 2006 Pazartesi

yeni bir bakış, yeni bir mevsim, yine yirmi birinci yüzyıl

sıvı el sabunlarının sadece kokuları güzel sanırım, hem elden çıkmıyorlar hem de hijyen sağlama konusunda biraz başarısızlarmış. yirmi birinci yüzyılda erken bir vakitteyiz ve hala umumi tuvaletlerdeki muslukların çalışma şekilleri konusunda affallıyorum.. oralarda da sıvı sabun var ve pembe renkli, hijyen konusundaki endişelerimize pembe pembe gülüyor gibi /

Sonbahar sabah gibi geldi, tertemiz bi mevsim olduğunu belli etmek ister gibi her yeri bi güzel yıkıyor hala. kar yağdığında bu sene masamı camın tam önüne çekip perdeleri sonuna kadar açıcaz. şakir de çay koyarsa çok eğlenceli günler geçirebiliriz. değişik renk ve çeşitlerde kalemlerimiz de olacak, biraz dakağıt tabi ki.. ellerimiz boya olursa kalıp sabunlarla bi güzel yıkar temizleriz, sıvı sabunlar mürekkebe karşı da etkisiz kalabiliyor.

Just listen to the music of the traffic in the city
Linger on the sidewalk where the neon signs are pretty
How can you lose?