28 Şubat 2006 Salı

pigeon hummer

şimdi bi kek düşün. ortası yumuşak, pişiyo daha. üstleri parça parça yarılmış içinde çok sıcak yarı sıvı hali. denizin dibinde balıkların öldüğünü duymamak zor. bağırıyorlar, ölüp ölüp yüzeye doğru uzanıyorlar. deniz de bi keke benziyor, dipten pişiyor sadece, üstten değil. her yer pul pul kalınca denizin dibinde o araba da olmayacak yeşil tükenmez kalem de. hiçbişi kalmiycak. büyük bi süzgeç denize dalıp tüm ölüleri çıkarsa diyorum bazen. geçen gün iki kayık gördüm, üzerlerinde de birer adam. köprünün üzerinden teğet geçen güneş onlara vurup dibe gölge yapıyordu. şimdi bi kek düşün gerçekten. acıktığını da düşün. dipten yukarı ölen denizi düşündükçe karnım acıktı. biraz daha yemeli ve kocaman olmalıyım, şişerek havaya doğru yükselmeliyim. biliyorum aksine batıcam. kayığın üzerinde bile duramiycam, hızla köpükler atarak dibe doğru çökücem. deniz pişmeye devam edicek. sabah olunca diyorum ki iki tane tost yapalım. bi tane de mor isviçre ineği alıp kapının önüne bağayalım. bak canım, çay içmek şart değil. yeni botlarımın tozunu silmeden kaç kere giydim bilmiyorum; ama yine de ben bu gömleği bugün ütüleyip giyicem. bazen insanın kendini temiz ve düzenli hissetmesi gerekiyo. diyorum ki devekuşu tüyünden büyük kostümler diktirip saklambaç oynayalım. sana tavuzkuşunun kuyruğundan büyük bir apaçi tüyü koparırız. diğerlerine de nereye saklandıklarını belli edecek diğer şeylerden. denizkaplumbağası nasıl kokar diye merak ettikçe ben de yerimi belli edicem söz. ilk su sesinde beni sobelersin. sonra büyük bi tahta bulucaz ve sırayla üzerinde zıplayıp denize atliycaz. üzerimizdeki pazar gününden kalma ütü kokusunu ve futbol vızıltısını atıcaz. çok yüzelim böyle en açıklara kadar gidelim. denizi keke benzetince köpekbalıkları da kuşüzümüne benziyor.bu arada söylemeyi unuttum. sen bi kek düşünürken ben bizim ineğin isviçredeki arkadaşlarını çağırdım buraya. yakında bi sürü mö sesi gelecek ve sabah olacak. biz sabahları horoz değil inek sesi ile uyanmaya alışalım. belki yeni bi trend yaratırız.

Where are we? what the hell is going on?
The dust has only just begun to fall.
Crop circles in the carpet:
Sinking feeling...
hide and seek - imogen heap

25 Şubat 2006 Cumartesi

pleasantville

pleasantville'i izledim tekrar. cok guzeldi. bole temiz temiz rengarenk hatta renksizken bile gayet renkli bi film. beni aşıyo öyle yok duvara karşıymış, yok annem hakkında her şeymiş, yok pianistmiş.. ana hayat zaten bi dolu öyle saçma sinir şeylerle. bi de kalkıp gerçeğinden daha sahici yapiyolar allahım nedir yani kim ne zev alır neyi gösterirler nedir anlatılan bilmiorum.bugün tutucu gördüm kendimi ama yok bence film dediğin film gibi olmalı ya. film olmalı. masal gibi bişi ya da iyi bi anlatım işte. ben de pek sevmiom öyle sevimsiz hasta şeylerin anlatılmasını. olur bazen yaşanır garip şeyler hayatta. ama bırak anlatma şimdi bana aynısını detay detay.. tamam cok derinden yaşamışsın çok iyi aktarabilmişsin de nie ben de yaşıyim. sen bana ordan ne çıkardın onun yerine bana hala neler gösterebilirsin ondan bahset. pöf, nese. edit: duvara karşı derken dönüşyok'u kastetmiştim ..ama sanki onun da ondan geri kalır yok gibi hisediorum bilmiorum..hm

20 Şubat 2006 Pazartesi

bir yedi daha sekiz eder

insanların ilişkilerini düzenli şekilde sürdürmeleri kafalarında ne kadar az konuştukları ile ilgili bişimiş. (acba ne düşünüo, acba ne desem, acba acba.. dedikçe sçtıın bişi oluo olay) nese ama bunlardan sıyrılıyosun diyelim, sora gene bişi oluo işte. bazen insanın susmak isteyesi gelir. bana da olur etrafımdaki herkese de olur bu. bazen bunun bi nedeni yoktur öyle garip bi moda girersin biraz sessiz sessiz oturmak istersin. bunun üstüne dırdır etmek de sıkıcı bişimiş. ama bazen oyle bişi oluo ki cok nedensiz bi susma gibi olmuyo olay. zort diye sessizliğe bürünüyo birisi üstüne bi de cok korkunc sekilde uzakta bi yere bakıyo. buyuk ihtimalle de iki saniye once dedigin bişiye kıl olmuş falan belki. insan sadece kendisi olmak , aman simdi soyle mi desem boyle mi yapsam aman sunu soylerken suna dikkat ediyim bunu yaparken boyle yapiim derken affallıyo ayrıca hic de eglenmiyo. tabi bazen özensiz de olabiliosun aksini yapayım derken ama. ne bilim ya insan en yakın arkdaşı ile iken rahat olmak istiyo sadece. basit bişi işte. insan en yakın arkdaşı ile dier insanlarla nası kavga ediyosa oyle kavga etmeli sonunda da aynı sekilde bi sure sinirli sinirli olmalı sora da yumusayabilmeli. bagırmalı cagırmalı belki. vır vır laf kavgası yapmalı. olanı biteni de takmamalı işte. biraz gezmek tozmak gunesi gormek denize girmek guzel bi sofrada tuzlu tuzluyken yemek yemek sonra da ya cok yorulduk bugun dimiiiiii diyip horul horul uyumak iyi gelicektir heralde.kahve istiom.

If only they could see, if only they had been here
They would understand, how someone could have chosen
To go the length I've gone, to spend just one day riding
Holding on to you, I never thought it would be this clear...
cayman islands - k.o.c.

14 Şubat 2006 Salı

14 Şubat

but you, my love:
you must come, come to joy, turn your head to the sunits down to you, you can shine, you can shake all the sorrow from your palm..its down to you if you dare to come to joy.

ps. daha iyi bi entry olamazdı

13 Şubat 2006 Pazartesi

goofy goober

dondurma yedim, daha cok daha cok dondurma yemek ve çılgınca goofygoober dansı edip zıplamak şarkı söylemek istiyorum.

so if your thinkin that you´d like to be like me.
go ahead and try.
the kid inside will set you free!
I´m a goofy goober.
rock!
your a goofy goober rock!
were all goofy goober. rock!
goofy goofy goofy goober. yeah!

11 Şubat 2006 Cumartesi

son gündem

son gündem evet, diren evlendi ve sonunda hiç kasılmadıgım bi düğüne katılmış olduk. ananem götürürdü beni düğünlere, komşunun onun bunun düğününe, alaaam ne kadar sıkıcı şeylerdi, nikahtan düğün kısmına berbat sıkılırdım. en güzel kısmı girişte verilen çukulatalardı. ananem de tam : bi tane daa al diyen bi kadındı vala: bazen utanır almazdım, o da alsana çocuuum ne ayıp! derdi. kendisi de alırdı sora bana verirdi. vay be ne tatlı kadınmış. sora bizi hayvanat bahçesine götürür bedavadan sokardı içeri. hehe. anane amma bedavacısın bee! pehehehbu arada yine midem yaniyo artık bi doktora mı gitsem acaba. mide yanmasına yeşil elma iyi gelmiomuş bu arada not düşiyim. sonracııma, geçenlerde gittim şekeradam, 7. işaret, hücre ve terminatör 2 yi aldım. sora geldim hücreyi izledim. eh işte bi kaç görsel bişiden başka sinir bi filmmiş karar verdim. sora 7. işaret. çoook güzeldi. nihoha kıyamet gelecek hepiniz öleceksinizz diye izledim. şekeradam'da tırsıp tırsıp durdum. gerçi tolga pek begenmedi filmin sonunda ama ben 2. izleyişim olsa bile pek bi tırstım korktum..içerde biri mi var, ses geldi, korkutma beee! gibi 3 mühim cümle sarfettiğimi hatırlıyorum. aaa sonra en rezalet olay. terminatör 2. terminatör 2'nin birinci cd'sinden 1. bölümün ilk yarısı, ikinici cd'den de ikinci filmin ikinci yarısı çıktı. o ikinci yarının da yarıdan sonrası çalışmadı. böle dehşet trajik bi vaka. ertesi gün xp'yi çökerttim. of of. canım çıktı yani..aa bi de ne zamandır yazıcam unutuyorum. cok entresan bi rüya gördüm. boyle dev dalgalar geliyodu. izmirdeyim. bizim evde annemler falan var. dev dalgaları görüyoz. ama dev az be, devvvvvvvvv dalgalar. boyle karsıdan karşıdan geliyolar. nutkumuz tutuluyo. ama öyle bi his ki. kaçamayacaksın.. çok garip bi his. bi teslimiyet anı. 10 saniye sonra her şeyi yıkıp yutup geçecek. alaam boyle 100 metre dev bi su geliyo ilerden.. ben baariyom anneeaaaaa diye, annem gelio, uuuuuuur diom ugur gelio falan sırayla hep beraber toplanioruz. hadi sarılalım diorum. son anımız falan. oalyı böyle duygusal bi boyuta taşiiim son anımızı sarılıp biribirimizi ne çok sevdiimizi söyleyerek geçirelim istiorum ama ulan hiç de duygusal olmuyo, pek bi ekşın modundayız. offf şuna baaak ohaaa annee asıl şuna bak falan şeklindeyiz hepimz. çığık çığlıa böyle. sonra uyandım. bunu da bright eyes'ın videosunu izledikten sora gördüm. onda da bi uçakta bi kız var. yanında bi adam. sonra birden bire bişi oluyo ve uçakta bi motor problemi oluyo ve düşmeye başlıyolar. kız soruyo, nereye gidioruz diye yanındaki adama.. adam da.. bi doğum günü partisine diyo, senin doğum günü partin..seni çok çok çok çok çok çok seviyoruz... ve bi şarkı söylemeye başlıyo.... :)

“Where are we going?” and he looks at her and he says “We’re going to a party. It’s a birthday party. It’s your birthday party. Happy birthday darling. We love you very, very, very, very, very, very, very much.” And then he starts humming this little tune, it kind of goes like this: 1, 2, 1, 2, 3, 4

We must talk in every telephone
Get eaten off the web
We must rip out all the epilogues in the books that we have read
And in the face of every criminal
Strapped firmly to a chair
We must stare, we must stare, we must stare
And in the ear of every anarchist that sleeps but doesn’t dream
We must sing, we must sing, we must sing
It’ll go like this:
While my mother waters plants
My father loads his guns
He says death will give us back to god
Just like this setting sun is returned to this lonesome ocean

...We must memorize nine numbers and deny we have a soul
And in this endless race for property and privilege to be one
We must run, we must run, we must run...
And then we’ll get down there, way down to the very bottom of everything
And then we’ll see it, oh we’ll see it, we’ll see it, we’ll see it
Oh my morning's coming back
The whole world’s waking up
All the city buses swimming past
I’m happy just becauseI found out I am really no one......

en sonunda uçak çakılıyo..ve herkes birbirine sarılıyo. ama klip boyunca da herkes öyle mutlu ki.. dans ediolar falan öpüşen çiftler falan:) nese hadi baş baş şimdilik

6 Şubat 2006 Pazartesi

gönül yarası

Gönül Yarasını izledim demin. ulan sonunda gene cast kısmını kestiler, ne ayıp bişi yaw. sen o kadar reyting yap tavana çarp sonra iki dakka kimler oynamış kimler şusunu busunu yapmış gösterme. kıl bişi bence bu.nese.. böyle günlerce film izleyesim var cidden. güzel şeymiş ya uzak kalmıştım uzun süredir yeniden film izlemeye başladım. kitap da okuyom arada. insana nefes alma şansı tanıyolar, kendi kendinden kurtulma gibi şeyler vs. hadi bakalım, öyle ölmeli aşklı film izleyince benim de aklıma bu parça geldi.

Quand vous mourrez de nos amours
J'irai planter dans le jardin
Fleur à fleurir de beau matin
Moitié métal moitié papier
Pour me blesser un peu le pied
Mourez de mort très douce
Qu'une fleur pousse...
quand vous mourrez de nos amours -
r.w.

ps: o meltem cumbul'un söylediği türkü de malatya türküsüymüş. aferin aferin

filmlerr

evet sonunda aklıma tekrardan izlemem gereken ya da çok özlediim filmler gelmeye başladı. artemis saolsun, bi felaket filmleri listesi yapmaya kalktı bi anda bi sürü şey geldi aklıma. önce aklıma ananemin inatla izletmediği ve hakaten tırsıcağımı düşündüğüm yıllardır izlemek istediğim Şeker Adamın Laneti geldi. 3. bölümü buldum. hani dedim belki sonlara doğru bole ekstra heycan katmışlardır. bakalım nasılmış.sonra işte terminatörü izlicem. 2. bölüm süperdi. o eriyik metal adam herkesleri öldürürken mısır patlaklarımı hışırdatmak istiyorum. bari bu karlı günlerde entresan bişiler izliyim. sonra tabi 7. işaret var. demi moore ablanın. ulan ole ciddi gerilimli bişi ki. küçükken 8 kere izlemişimdir, annem sağolsun:) o kıyamet abi gelsin bole gizemli gizemli hareketler etsin, demi moore bole hafif şaşı gibi ağlasın elindeki çanağı düşürsün kırsın, gökten taş yağsın, ay kızarsın ..kıyamet gelsiiin!!! bödöf!sonra da thelma ve louise'i izliyim. alaam ne guzel bişidir ya! yeniden yeniden bi daha izlerim sonra. off.hadi hayırlısı bakalım :)bu iki oldu eveet napıyoruz, metoorlojiyi tebrik ediyoruz, çok güzel kar yağdırdılar. o kadar yacak yaaacak dersen yaar tabi.ya bi de soğuk, sulu böyle yollar da çamur çamur, bari bembeyaz olsa gene de bişi anlasak. tanrım çok pis dırdır etmek istiyorum, sorunluyum galiba.
bu arada bu neely o'hara'nın sounda rusça dersi gibi bişi var. çok komikmiş. neyse..bugün biraz daha rufus modumdayım galiba. şöyle güzel bi konser olsa da gitsem. şimdi entresan bi parça buldum, bakalım nette bulabilcem mi. merak ettim.

And she's laughing about something
That she had heard earlier and
I Can't help noticing that she
Is sitting closer to me
Than she ever has before...

Exaltation On A Cool, Kitchen Floor - b.e.

5 Şubat 2006 Pazar

yine mi kar


Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ve AKOM Meteoroloji biriminin hava tahmin raporuna göre İstanbul Pazartesi günüden itibaren soğuk hava ve kar yağışı etkisi altına girecekmiş.Ulan daha yeni eridi be karlar. nerden çıktı gene bu olay? iki gün güneş yüzü gördük, lay lay lom aman ne güzel bi gün oh oh dedik diye oldu bu galiba. nese metoroloji diyosa tutmaya da bilir, zira tahmin oyunu oynuo keratalar. ya tutuo ya tutmuo :pnese bu arada glosoli'nin videosunu izlemenizi öneririm. iyi sabahlar bakalım.

4 Şubat 2006 Cumartesi

meraklı kız camın altında olduğunu fark edince

Akşam oldu. biraz cips yiyorum. bi de şu şarkıyı not düşücem. sonra oturup arıyorum neydi nerdeydi diye.

Tomorrow when I wake up I'm finding my brother and making him take me back down to the water.That lake where we sailed and laughed with our father. I will not desert him. I will not desert him. No matter how I may wish for a coffin so clean or these trees to undress all their leaves onto me. I put my face in the dirt and then finally I see the sky that has been avoiding me.

When The Curious Girl Realizes She Is Under Glass - b.e

Kahvaltı - Bilgisayar

Günaydınlar,
Bu sabah erken kalktım 7 buçuk gibi. mis gibi tostlar hazırladım, bi de portakal suyu. anaa harika bişimiş be portakal suyu. nese, azcık buraya bakınıyorum şimdi. yavaştan güneş yükseliyo , yakında camdan içeri vurcak. pencereyi açıp dışardan gelen sesi dinlemek çok iyi gelio insana. özellikle yalnız yaşıyosan sabah korna sesleri çocuk gürültüleri hatta apartmanın merdivenlerini silen kadının takırtıları vs. hepsi çok ilham verici oluyo. laaaan! yaşıyom lan:) bağarın, çağarın hadi bakiyim, na bak ben de müzik açıyim, i feel good! moduna giriyo insan. tabi bilmeyen bilmez bunu. nese kahvaltıdan sonra da işte şöyle güzel bi çay içtin mi artık net bi gündesin, anlamı da: sen yaşlanıyosun! nese bugün yaşlanmak beni ürkütmedi başka gün olsa botoxtan da bahsederdim ama bugün bi ekstra yaşlanan insan modumdayım. bunun tadını çıkariyim. gece gece hala kaleydoskobumla oynuyorum. ulan buna bi isim mi versem acaba_her seferinde kaleydoskop hatta kaleidoscope falan yazmak çok uzun sürüyo.şimdilik necmi diyim bari. neyse necmi çok elenceli bişimiş. her gören bi saat ilgilendi valla. insanda: bırak ya yeter o benim deme isteği yaratabilcek bişi. ara ara sahile inip elimde gezdiriyim olmadık anda gözüme dayayıp ahahah, offf , aaa, süpeeeeeeeer falan gibi nidalar ile çocukları kıl ediyim kıskandırıyım istiyorum. yapabilirim bunu vala. :D
bu arada bu space beni çok mutlu etmeye başladı. bazen ulan bugün bişi yapmazsam space'e ne yazıcam diye panik oluyorum. sürekli , kalk kalk git bişiler yap dışarı çık fotoraf çek amuda kalk entresan bişi bul, diye emirler yağdırıyorum kendime. alah sonumu hayretsin. neyse şu an nette bulduğum en eğlenceli şey bu,burdan meow'a da teşkürlerimi suniim bari. hehe ;)

Did you expect it all to stop at the wave of your hand?
Like the sun is just going to drop if it's night you demand....
Well, winter is going to endand
I'm going to clean these veins again.
So close to dying that I finally can start living...
attempt to tip the scales - b.e.

ps: ulan evet kış bitecek ve ben gene yaşamaya başlicam nihoha

3 Şubat 2006 Cuma

Kaleidoscope

ya çok süper bi kaleidoscope aldık :) harika bişi. bi de bugün güneş de güzel ya, çevirip çevirip duruyorum. renkler parıltılar şekiller... bi de sürekli farklı bi görüntü. şu yanıp sönen yılbaşı ışıklarını izlerken hipnotize olan biri için :) son derece büyüleyici. anaa çok mutluyum lan bugün... bir ışık bir yakışıklılık geldi bak üstüme. yüriim kim tutar beni? gencim bi yarınım kalmış!

And you said “this is the first day of my life
I’m glad I didn’t die before
I met you
But now I don’t care I could go anywhere with you
And I’d probably be happy”
first day of my life - b.e.

ilginç olay ya bugün çok ilginç bi gün oldu az önce. ama nedeni sonra...bi de bugün bahar gibi ya. güneş ısıtıyo hafif. sonra bi de ışık giriyo camdan. saksıdaki çiçeğe su vermiştim dün böyle bir kendine gelmeler bir canlanmalar... ışık olunca her şey de daha fazla ilginç görünüyomuş. özlemişim lan ben bu atmosferi. baymıştım karanlıktan. iyi oldu iyi.böyle bi adaya gitmek istedim. sonra bi de her zamanki fantezim kısa kollu gömlekle güneş batarken lay lay lom sokakta yürümek, oh bahar gelmiş, herkes güzel, kediler daha güzel, dondurma yemek istiyo insan sonra neden mayo giyip denize girmeyelim?

ya bugün 3 şubat be. abarttım ben yine...of

2 Şubat 2006 Perşembe

yeni gözlük

süper fantastik bi gözlük aldım. artık bahar gelse de takıp gezsem

saç kestirmek

bugün gidip saçlarımı kestiriyim diyorum. bakalım nası bişi olcak. tabi abartı bi saçım yok bi de çılgınlaşamıycam ama.. süper fikrimin de berbat bişi olucağına karar verdim. o yüzden klasik bişi yaptırcamtabi ondan önce bi de öss için bi liseye uğreyıp form almam lazım. o da kasıntı bi iş. hiç yapasım yok da yapıcaz artık:P

* neyse bu arada yeşille yazmak da güzelmiş aklıma gremlinler geldi. geleceğe dönüşten önce gremlinleri izlemiştim tekrar.
o da tam çocukluk filmi, çok özlemişim valla :) zach galligan , yani billy ile gizmo iki bölüm boyunca kesintisiz ekrana kitliyolar insanı. bazen kalabalık bi sınıfta ya da herkesin bır bır bır konuştuğu biyerde bi an sanki etrafımı gremlinler sarmış gibi hissediyorum.

If you hate the taste of wine
Why do you drink it until you’re blind?
And if you swear that there’s no truth and who cares
How come you say it like you’re right?...
You took a ten-minute dream in the passengers seat
While the world it was flying by
I haven’t been gone very long
But it feels like a lifetime...

I got no plans and too much time
I feel to restless to unwindI’m always lost in thought
As I walk a block to my favourite neon sign
Where the waitress looks concerned
But she never says a wordJust turns the jukebox on
And we hum alongAnd I smile back at her

we are nowhere and it's now - b.e.

1 Şubat 2006 Çarşamba

geleceğe döndüm

aslında bi nevi tekrar bi geçmişe döndüm. Back to the Future II ile, ah ah ne süper bee, dediğim tüm o atmosfere tekrar bi batıp çıktım. michael j. fox bi de christopher lloyd ile hop oturup hop kalktım. tanrım ne güzel şeyler çekmişler ya, kırk tane harry potter birleşse marty mc fly edemez. o zamandan günümüze hala kahraman velet!
bu arada film 89 yapımıymış bi de fox marty mc fly ile beraber marty mc fly jr. ve marlene mc fly rollerini de üstlenmiş. hadi jr tamam da ben o zaman tabi fark etmemiştim hiç marlene rolünde fox olduğunu. neyse böyle işte..

Bright Eyes, I'm Wide Awake It's morning bu günlerde sık sık yanımda. Heycanlı başlıyor. Bazen sözleri çok dinliyorum işte. Neyse ki enteresan bir dili var adamın. hm.. şimdi bi de fevers and mirrors'ı buldum. Sanırım ilk mühim işi oymuş. güzel işte be