3 Kasım 2008 Pazartesi

Toute est Calme


Artisto ne demiş? Ne demiş şimdi tam hatırlamıyorum, buna da ayrıca gülesim var. Fakat düşününce Aristo'nun ettiği büyük bir laf vardı yahut olmalı. Hayatta dediğinden alıntı yapılması senin bir şey üzerine az biraz düşündüğünü gösteriyor. Bir arkadaşın gelip "yağ hani sen ogün öyle demiştin yağ" demesi hepimizi biraz da olsa Heraklitos kılmaz mı? Pek tabi kılar değerli kindersurprise severler (merci à Z.).

Bugün kendimi kulaklığımın kordonlarını yalarken buldum. Hemen akabinde de çamlıca gazoz şişemi (reklam vermek) yüzüme kıç tarafı değecek şekilde tutuyordum, mesela sağ yanağımda bir süre tuttuktan sonra artık soğuk gelmiyor ve ben de bu sefer alnıma dayıyordum şişeyi, şişe serinliğini yitirene kadar öylece durup bu sefer de diğer yanağıma götürüyordum. Ancak işin en ürpertici kısmı genzimde durduğuna inandığım minik bir partikülü kürdan yardımı ile çıkarmaya çalışmamdı. Kürdanın birden bire damağıma batması ile ben de kendime dönüverdim. Bir iran kedisi gibi sevgiye ve ilgiye muhtaçtım o an. Bir tavşan kadar da açtım. Ancak bu aptal hareketlerimden ötürü kendimi cezalandırarak bir şey yemedim. Zira zaten ben bu akşam bir orduya yetecek pizza yemiştim ve hiç de akabinde kusmamıştım. O halde beklemek ve beklemek hatta o sırada kendim üzerine bir tahlile gitmek daha uygun bir yaklaşım olacaktı. Gördüm ki ben o Aristo olamamışım. (merci à A.) Ben olsa olsa onun o bahsettiği fanilerden falanımdır. Ben farkında olmadan parmağını emen fallik kişiyimdir. Ben çorabım kokmuş mu lan diyip koklayan sonra da evet kokmuş deyip çıkaran kimseyimdir. Kendi kendimi farketmem tam olarak kendime bakmamla mümkün olabilmektedir. İnsanlık üzerine büyük laflar etmek bana göre değildir, olmamalıdır. Benden bir insanlık medet umamaz, ummamalıdır. Özgürlük bireye değil bireylere ait bir kavramdır demiş birisi bugün sık sık gezinip durduğum mühim haber sitelerinden (?) birinde. Mesela ben bundan 3 saniyeliğine falan etkileniveriyorum. Neden sonra o etkilenmem ani bir karın açlığı ile yok oluyor ve bu laf üzerine iki dilim kaşar yiyerek günü kurtarıyorum. Öyle de kaşar bir yanım var şu hayatta.

Pek tabi bugün okuduğum şeyler iki elin parmaklarına tek tek asılsa birkaçı dışarda kalır, sandalye yahut masa kenarına iliştirilmeleri gerekir. O denli okuyan bir insanım, neyse, bir de bir şeyler okudum fakat şu an kaynak gösteremeyeceğim çünkü bu denli de amnezik bir yanım var. Orada güzel şeyler diyordu, seni pek çok seviyorum, sen şöyle şirinsin, böyle güzelsin, sen gülerken burnunun kıpraşmasına pek bir hayranım, seni bu akşamki haline seviyorum. Şimdi elimize geçen haberlere göre bu lafların kaynağı The Way You Look Tonight adlı parça imiş. İşte ben o parçadaki gibi kendimi deyiveremedim. Siz yaptınız mı bunu? Ben yapmadım. Yapar gibi oldum belki ama ağzıma yedim bir tane. Bir doberman pincher gibi eğitildim bu tür laflar etmeme konusunda. Güzel sözlerin ya da içten gelen o duygu yoğunluklarının salt bir gülücük yahut kaba bir laf ile daha doğru gösterildiğini sandım. Sanmak da denemez bunu ben böyle belledim. Bir bellektir yaşamak. Ancak nedense bugün kendime şöyle bir aziz istanbul edasıyla bakıp da gördüm ki ben bütün filizlerimi koparmışım. Başım da göğe ermiş. Kırpa kırpa bir cılız fasulye kalmışım ben. Bir uzun gövde ve iki yaprak. Bir sikime benzemediğim gibi öyle ortada bir yerde de dikilmiş durmuşum. Ne yana yatmışım ne de bir dala sarılmışım. Bir fasulye için yine de cesur bir davranış, küçümsemeyin.

Her ne halt ise (anyway diye de bilinir) ben bir garip ben olmuşum. Lafım da eylemim de büyük değilmiş. Benden ayşe kadın fasulye bile yapılmaz olmuş. Ben bu şekildeymişim ancak bu şekil şablonlara sığar cinsten de değilmiş. Nevi şahsına münhasır (sui generis) kendi halindeki ben işte bir filiz fasulye, bir yudum insan, iki dirhem faniymişim. Ancak dostlarım ve sevdiklerim, onlar öyle büyük öyle ulu çınarlar ve meşelermiş. Ancak hepsi bir vahşi batı filmindeki setler tarzında dikiliymiş karşımda. O çınarlar, o meşeler aslen birer mercimek, birer bamya, birer domatesmiş. Bunu görmek dünyanın en anlamlı ve asrın en unutulmaz olayıymış.

Ben sizi vahşi batı filmlerindeki gibi severmişim; ancak bir fasulye gibi de cılızmışım.

Hiç yorum yok: