2 Mart 2006 Perşembe

uğurböceği reçeli

mart iki oldu. uyuyan bi insanın sesini dinlemek çok garip. hem yaşıyor hem de ölmüş gibi sessiz. bizim inek uyurken ayaklarını büküp altına katlıyor, bacakları uyuşuyor olmalı.

ravel'in pavane pour une infante défunte'ü çok güzel. yavaş şeylerle etkileyici bir şey ortaya koyabilmek yetenek ister. dev bi şelale ya da havai fişekler de etkileyici ama gün gün büyüyen yeşeren mercimek tanesini beğenmek hatta ismini kerimcem koymak, işte orda doğanın bu yavaş güzelliğine derinden bi saygı ve sevgi duyuyorum. bu arada kerimcemden mercimek yazabilmek de güzel bişi. tek sorun kerimcem hiç estetik bi isim gibi duyulmadı bana bu saatte.

ne diyorum, şöyle güzel isimlerden büyük bi liste yapalım. kedilere köpeklere isim takalım. erhandan bi labradorumuz lolitadan bi ankara kedimiz olabilir pekala. doktor ötker den horoz, pöjodan da kaplumbağa sevimli duyuluyo. neden bilmiyorum ama "çünkü ineğimiz, İsviçreli Vali Şakir beye benziyor." dediğin günden beri kendisine şakir demek hoşuma gitmeye başladı. hem vali şakirden lavaşkiri yaparken de çok mutlu olabilmek mümkün..isimlerini yapboz oyununda kullanabileceğimiz hayvanlar bulmalıyız.

vıııııııııııııııı vı vıııı vı vııııı....pavane pour une infante défunte - maurice ravel

Hiç yorum yok: